29 Eylül 2014 Pazartesi

Zaman 29 Eylül 2008 (29.09.2014)

Merhaba .
Sana susacaklarım var bugün biliyor musun ? Ve şimdi susuyorum, dinliyor musun ?

  O, noktasız bir yalandı ömrümde. Bense son noktası unutulmuş bir cümleydim. Ne bitebiliyor ne devam edebiliyordum. Gözleri ' Sev beni ' dedi ama sözleri izin vermedi. Hunharca 'ayrılıyoruz ' dedi ve uzaklaştı yanımdan. Öylece bakakaldım ardından.. Durduğun yerde  gidiyorsan terk ediliyorsundur. Terk ediliyordum ..

  Belki biraz yaralı olabilirim. Çünkü dürüstlüğün affedilmediği bir dünyadan geldim. Yüzüme bakınca anlaşılmayan bir dizi hüzün saklı kalbimde. Bir gülüşle  örtüyordum. Üzgün bir kahkahayım. İnsanlarla çevrili bir hapishanedeyim. Yıksam, üstüme düşeceklerdi; yıkmasam altlarında ezilecektim.. Belki bir gün yürüyeceğiz seninle. Hadi gel ve yürü kalbimde. Bas kalbime ama yaralarımı ezme. Çünkü ben hiç incitilmeden sevilmedim. Ama senin için herşeyimi seve seve mahvedebilirim. Kolların dikenli tel olsa da gel sarıl bana.' Olsun ' derim, 'kalbinin güzelliği içindi hepsi' , bir güzellik insanın içini ne kadar yakabilir ki ?

  Dünyanın en önemli silahı yalandır. Umarım kandırılmamışımdır. Umarım severken de giderken de dürüsttür. Nedenler ve sonuçlar aramıyorum bu gidişe, çünkü her şeyin bir nedeni yoktur. Ama her sonuca mutlaka bir neden bulunur. Çırpınacak kadar vakti var; Çünkü denize düşen değil, çıkmayan 
boğulur. . .

  Çok bekledim dönmesini. Ama dönmedi. Gitti ! Oysa ben 'Bir gün döneceğim' olarak duymuştum, yüzüme çarparak kapanan o kapının sesini. Gelmeyeceğini bildiğin birini beklemek nasıldır bilir misin ? Buluşacağınız hiç  bir yer yoktur ama  her yerde onu beklersin.. Gittiğiyle de mutlu olacağını sanmıyorum. Birlikte yeşerttiğimiz anıları kim bilir kimlerle solduracak ? Ve vicdanına hiç sormayacak ; kimlerin uğruna kimleri yitirdiğini .. 
  
' Kör müydü gözlerin, nasıl göremedin' diye sordular senden sonra. Kör değildim. Ve hayatımda en çok iki kere parlamıştı gözlerim. Birincisi seni ilk gördüğüm, ikincisi giderken ardından baktığım gün. ilkinde aşkın ışığından, ikincisinde gözyaşlarımdan. O iki anın arasındaysa hep kapalıydı gözlerim. Aşkına inandığımdan.


Sustum anlamadı, konuştum duymadı , yazdım okumadı . . . 

Değersiz insan yoktur, değerini düşüren insan vardır. O beni üzdü Allah'ım ... Ama sen yine de ona yardım et . . . 




29 Eylül 2014

26 Eylül 2014 Cuma

O Günden Önce (26. 09.2014)

Aylardan Eylül gelip çattığında, aradan onca sene geçmesine rağmen o günlerde buluyorum kendimi. Bunun nedeni ve verebileceğim bir cevabım yok. Açıkçası olmasını da istemiyorum. Sadece yazmak istiyorum elimdeki beynimdeki herşey dışarıya çıksın istiyorum. 

  Ayrılırken kulağıma tutuşturduğun o son sözlerin kaldı bende.Canımı kanattı, kalbimi yaktı.Elimde olsa gitme diye gölgene bile sarılmak isterdim.Yıllar sonra ilk  görüşmemizde anlattığım bir konu üzerine  bana: ' böyle kötü bir durum olduğunda neden beni aramadın!? '' demiştin.Ve bunu söylediğinde aramızdan koca 4 sene geçmişti. Bunu farkettiğimizde sustuk ölüm sessizliğinde.. Şimdi cevap veriyorum; sen giderken olduğum yerde çakılıp kaldım. Oysa biliyordum yürümeyi, peşinden gitmeyi. Ama terk edilmek olduğu yere çakıyormuş adamı, o an anladım..

  Tüm bunlara rağmen diyorum ki keşke sana tekrar aşık olabileceğim başka bir hayat olsaydı.Ben aşkı arıyordum sende . İhaneti buldum ! Keşke bulduğum gibi değil aradığım gibi kalsaydın.

  Ey sevgili ! Kelimenin tam anlamıyla aşıktım sana. O kelimenin başka bir anlamı yoktu zaten. Senden sonra hayatıma kimler girdi bir bilsen ! İşte sevdanın sırtımdaki kamburu da bu yüzden..

  Bilmediğin kıymetimi, birine aşık olduğunda iyi, terk edildiğinde çok daha iyi anlayacaksın. Aşka çocuk gibi sevinen, ayrılığa da çocuk gibi ağlar. Ben artık ağlamıyorum. Acılara sırıttığım da yok ama.. Düştüm ağlamıyorum işte. Düşmek ağlamayı öğretse de..

  Gitmiştin ... Kime gittiğin değil, ne için gittiğindi merakım. Boyu posu için mi, kalbi için mi terk edildim? Ona nasıl gittin ? Benden arta kalan kırıntılarla mı, benden aldıklarınla mı? Söyle ona ne kadar gittin ? Ama yine de gücenmedim sana. Öyle ya ayrılığın kuralıdır ; sen özlersin ama başkası sarılır. Benim bakmaya kıyamadığıma şimdi kimbilir kim dokunuyor! Ben özlüyorum o sarılıyor ..



Kimseye elveda demiyorum, doğduğumda merhaba demediğim gibi. Doğdum ama çok büyüyemedim. Özür dilerim. Belki anlayamazsınız, belki hafif gelir size söylediklerim ama asıl ben bu hayta çok ağır geldim... 

Ve benim yaram bir daha kimseye kanamadı, 
Sardıkça kendine kanadı . . .


Ve 29 Eylül öncesine..