19 Kasım 2016 Cumartesi

19/11/2016

Merhaba

Uzun zaman oldu seni yazmayalı. Özlememiş olabilirsin bu büyükçe bir ihtimal ama özlediğini düşünmek birazda işime gelmiyor değil hani. Bu düşüncem, yazmak için nedenlere sığınma isteğimdir belkide. Kim bilir..

Yıllarca buraya söylemek istediklerimi yazdım çizdim durdum. Kah okuduğum kitaplardan derledim kah kendim ekledim. Sonuçta hepsi ben, hepsi yaşadıklarım, hepsi hislerim ve hepsi hayatım. Evet yazdığım herşeyi yaşadım ben. Bunları okuyanlardan gelen tepkiler bir hayli ilginç geliyor bana. Çünkü istisnasız hemen hemen hepsi bu kadar bohem görünen bunları yaşamış olamaz diyor. Gerçekten sen misin deniyor ya da sen hangi kızsın? Ben, beni nasıl görmek istiyorsanız o kızım.

Eminim çoğunuz birtakım pişmalıkları, umutları,  bekleyen olmayı yaşamıştır. Sizi bilmem ama ben, buraya yazdıklarımdan bir hayli fazlasını yaşadım. Burası sadece son demde, avazım çıktığı kadar bağırmak istediklerimle dolu. Geri kalanı zaten hayatım.


Ahh..

Son zamanlarda bir hayli biriktiğimin farkındayım. Anlam veremediğim kadar tuhaflıklar silsilesi içerisinde savruluyorum. Diyorum tamam hadi geleceğe adımlar at ve koş ! Sonra duruyorum ve her defasında dört nala koşarken ayaklarım geri adımlar atmaya başlıyor. Belki de hala geçmişte yaşıyorum ve oraya gitmek istiyorum ...

Aramıza kaç dünya girdi kim bilir? Senden sonra öyle büyük bedeller ödedim ki.. Senin yalan ve ihanete ödediğin bedelin çok daha ağırını ben dürüstlüğüme ödedim. Gözlerin beni ararken benden önce kaç gözde kirlendi kim bilir? Seni defalarca karşıma aldığımda bile sen 'neden yaptın?' larını sıralarken bana, ben bunun hesabını soramadım. Çünkü geçip gidecek o anın keyfini sürmekle meşguldüm ben. Yıllarca içimde kalan, o geldiğinde bunu onunla kesinlikle yapmalıyım dediğim uktelerimi yaşamakla meşguldüm.  Halbuki bütün bunlara ne gerek vardı? Hayat beni sensizken de uzun uzun öldürüyordu zaten.

Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını. Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum.Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi, her yol dönüp dolaşıp sana geliyor. İnancı kırılmayan hiç bir aşk bitmezdi oysaki; inancımı da alıp gitmeseydin..

Bazı yaralar geçmez. Sadece acısı hafifler.
İzi kalıyor. Ne izi bırakan için önemi var ne de seni onunun bıraktığı yarayı taşıyamamanın.
İçindeki aşkla beraber, taşıdığın acılar bir zaman sonra ağır gelmeye başlar iyice.
Ne oluyor biliyor musunuz?
Sizin canınızı yaktığını unutup, en azından bıraktığı acıyı taşımakla yetinmeye başlıyorsunuz.
Aşk böyle bir şey işte. En ufak bir şeyle yetinmeyi başarabilmek.
Bu bir acı dahi olsa.
Gülüşü bile bu acıyı geçiremiyorsa...
Daha fazla söze gerek yok ..



Biz yine kendi yarattığımız uçuruma düştük sevgili.. Ve hayat , aşkı bir kez daha yendi . .

2 Şubat 2016 Salı

(02/02/2016)

Bu gece sana söylemek istediğim bir şeyler var, lütfen oku bunları.
Canıma okur gibi değil, canıma dokunur gibi oku ..

Ben seni nasıl unutacağımı bilmiyorum. Ne zaman unutmak istesem, bir şeyler hatırlatıyor seni. Bir şarkı,  bir koku, bir film ya da şiir. Seni hatırlayacak hep bir bahanem var benim. Ne kadar denediysem olmadı, ne yaparsam yapayım olmuyor işte! Aslında seni unutmaya kıyamıyorum bile. Saçların geliyor aklıma, ellerin, sesin, tenin

Yokluğun dünyanın sonu değil tabi ki bunun farkındayım.Elbette daha büyük sorunları olan insanlar var, davası olan, büyük savaş verenler var bu dünyada. Ama bunların hiç biri kandırmıyor beni, dindirmiyor acımı, avutmuyor gönlümü. Herkesin derdi kendine büyüktür bilirsin, benim acım da sensin.

Her gece sana bir şeyler söylememek için, yazmamak için kendimi zor tutuyorum. Bir mesaj atsam iletilmeyecek kadar uzaksın, ya da iletilse bile cevap veremeyecek kadar yabancı. Kokun hala burnumda.Saçların, ellerin..  Öyle ezberlemişim ki sana ait olan her şeyi, bir türlü aklımdan çıkarıp atamıyorum. Bu yüzden kabullenemiyorum gittiğini, kendime bu yüzden yediremiyorum bittiğini.
 
Ve inan bana öyle özledim ki, ''akla zarar'' ...

Beni en çok üzen ne biliyor musun? Seni en iyi tanıyan benim ! ' Nasılsın?' diye bile sormama gerek yok çünkü yüzünden, gözlerinden, hatta seni görmesem bile ses tonundan anlayabilirim nasıl olduğunu.Neyi çok sevdiğini ve özünü en iyi ben bilirim, neden nefret ettiğini de . Seni bir daha kim sevecek böyle, kim sakınacak gözünden bile ?

Çok özledim seni, milyon kere özledim..
İlkindim, sonunda olmak isterdim..
Ne yazık, sonum oldun ..

Bilmem benim kadar farkında mısın bazı şeylerin. Her yolun bir şekilde sana çıkması, adının gölgesinde geçirdiğim koca yıllar ve daha neler neler sence de tuhaf değil mi ? Kader denilen şeye gün geçtikçe daha da inanıyorum. Evet kaderim sensin ve inşallah bize geç kalmazsın. Çünkü ben içimde senin keşkelerinle ölmek istemiyorum. Severek ayrıldığımız ve bunun ikimiz için de daha iyi olacağını söylediğin o günü tekrar tekrar yaşıyorum. Gittiğin o yoldan geri dön ! Döndüğünde ilk olarak ben karşılayacağım seni söz !

Bitmesin istiyorum şu mektup ama bir son gerekiyor ya her şeye bilirsin işte. Nasıl sevdiğimi bilirsin seni ve sana doyamadığımı da cümlelerimden anlarsın. Ardımda bir şeyler bırakıyorum sana. Beni hatırlaman için hepsi. Ben seni unutmam deme çünkü unuttuğun anlar olacak. İlk gün nasıl tanıştıysak öyle hatırla beni. Öyle sev ve gerekirse öyle unut ama  sana nasıl aşık olduğumu hiç unutma.

Allahım . . .
Beni onunla sınama, kaybediyorum . . .